Uzun yıllar hastalık çeken bir adam iyi bir hekim arar. Sonunda bir bilgeye danışır. “Senin hastalığının tedavisini bilen bir hekim tanıyorum” der bilge. Parmağıyla ilerideki dağı işaret eder. “Su dağın arkasında oturur.” der. Hekimin özelliklerini anlatır. “Önce seni muayene eder, hastalığını teşhis eder, sonra tedavi eder.”
Hasta sorar: “Peki ondan daha iyisi yok mu?” Bilge “Elbette var.” diye karşılık verir. Parmağıyla daha uzaklara işaret eder. “Onu bulman için bir dağ daha asman gerekir. “Hasta, “Bu hekimin özelliği nedir?” diye sorar. Bilge, “Bu hekim seni daha görür görmez hastalığını bilir.” der. Hasta yeniden sorar: “Peki, ondan daha iyisi yok mu?” Bilge, “Hiç olmaz mi?” der ve ekler: ”Bu hekim senin hiç hasta olmamanı sağlar.”
İste… iki dağın arkasındaki hekiminiz… AKSUVITAL
Hep daha iyisine, daha iyiye talip olmak… Buluncaya oluncaya kadar…
Biliyoruz ve farkındayız; modern tıbbın ve modern teknolojinin ürettiği ilaçların beklentilerine ulaşmak zor. Zaten buna da talip değiliz. Mutlak bilgi kaynağından koparılan aklin savruluşuna inat, değişimi ve dönüşümü eşyanın fıtratına uygun belki de her nesneyle temas kurmada gerekli olan ahlak kuralına, şifresine muhtacız. Her 10-20 yılda pardon dediğimiz ilaçlara, eşyanın ruhundan/ahlakından kopuk, ürüne muhtaç olmayı, yani hasta olmamayı başarmak gerekecek. Artık eşyada değer aramayan, hakikatin bilgisinden kopuk modern akil, domuzdan koyuna, akrepten domatese çiftleşme/gen transferi yapabilmekte ve bu konuda hiçbir kaygı taşımamakta.
Taşlanmaya, hafife alınmaya açık olan bu yaklaşım, kalabalıkların gürültüsüne inat kendi doğallığında, hep daha iyiye, daha güzele, çevreyle, varlıkla barışık bir dava gibi devam etmelidir. İnsani ve eşyayı varlık aleminin tamamlayıcı bir parçası olarak görecek, ona dair değişimi ve dönüşümü tüm döngüyü ve dengeyi dikkate alarak yapmaya ihtiyacımız var. Kuruyan her ağacın, solan her çiçeğin ve suyu bitmiş her gölün hatırını, hakkini hesaba katmak ve sonraki nesle aldığımızdan daha iyisini bırakmak gibi bir sorumluluğumuz var. Dünya kumsalında oynadığımız evcilik oyununu kurarken de yıkarken de bizden başkalarının da var olduğunu unutmamak gerekmekte.
Evet herkesin bir hikâyesi var, iste bizim hikâyemiz.
insanı ve çevreyi hasta etmemek…